Fenerbahçe’nin reçetesi Marks’ta

Fenerbahçe’de dünyaca ünlü Portekizli teknik direktör Jose Mourinho dönemi, yaklaşık 15 ay sürdü. Sarı-lacivertlilerin başında geçen sezon Süper Lig’de 36 maça çıkan 62 yaşındaki teknik adam, 26 galibiyet, 6 beraberlik ve 4 mağlubiyet yaşadı. Hakem performansları, rakipler ve bazen de oyuncularıyla ilgili alışılmışın dışında açıklamalarıyla öne çıkan Mourinho, son olarak yönetime karşı da olumsuz ifadeler kullandı ve bileti kesildi.

Ali Koç yönetimindeki Fenerbahçe’nin başarısızlığı, sadece sahada kaybedilen şampiyonluklarla değil; aynı zamanda kulübün ideolojik, kurumsal ve kültürel yapısında yaşanan krizlerle de açıklanabilir. Bu noktada Karl Marks (Marx) toplumsal çözümlemelerinde sıkça kullandığı bir kavram devreye giriyor: “üst yapı devrimi.”

NEDİR BU ÜST YAPI

Marks, toplumu iki temel katmanda ele alıyor. Alt yapı, yani üretim ilişkileri ve ekonomik düzen, toplumsal hayatın temelini oluşturuyor. Üst yapı ise hukuk, siyaset, ideoloji, kültür ve kurumları kapsıyor. Alt yapı üst yapıyı belirliyor; ancak üst yapı da mevcut düzenin devamlılığını sağlayarak toplumu şekillendiriyor.

Dolayısıyla bir “üst yapı devrimi”, sadece ekonomik ilişkilerde değil; ideolojik, kültürel, siyasal ve kurumsal yapılarda köklü bir dönüşüm anlamına geliyor.

İlk “devrim” Comolli ile başladı

ALİ KOÇ’UN BEKLENEN DEVRİMİ VE GÖNDERİLEN TEKNİK DİREKTÖRLER

Koç’un 2018’de başkanlığa gelişi, Fenerbahçe için “üst yapı devrimi” beklentisi yarattı. Otoriter, krizli yönetim tarzı yerine şeffaflık, kurumsallık ve Avrupa modeli vadedildi. Fakat tam tersi oldu.

Ali Koç döneminde Fenerbahçe’nin üst yapı krizini en somut gösteren tablo, teknik direktör değişiklikleri. Altı yılda kulüp neredeyse her sezon yeni bir teknik direktörle çalıştı:

Phillip Cocu: 15 maç [3 galibiyet, 5 beraberlik, 7 mağlubiyet]

Erwin Koeman: 9 maç [3 galibiyet, 3 beraberlik, 3 mağlubiyet]

Ersun Yanal: 56 maç [27 galibiyet, 15 beraberlik, 14 mağlubiyet]

Zeki Murat Göle (İki farklı dönemde çalıştı): 6 maç [2 galibiyet, 2 beraberlik, 2 mağlubiyet]

Tahir Karapınar: 9 maç [4 galibiyet, 1 beraberlik, 4 mağlubiyet]

Erol Bulut: 34 maç [21 galibiyet, 5 beraberlik, 8 mağlubiyet]

Emre Belözoğlu: 10 maç [7 galibiyet, 2 beraberlik, 1 mağlubiyet]

Vitor Pereira: 25 maç [11 galibiyet, 7 beraberlik, 7 mağlubiyet]

Jorge Jesus: 53 maç [36 galibiyet, 10 beraberlik, 7 mağlubiyet]

İsmail Kartal (İki farklı dönemde çalıştı): 79 maç [56 galibiyet, 12 beraberlik, 11 mağlubiyet]

Jose Mourinho: 62 maç [37 galibiyet, 14 beraberlik, 11 mağlubiyet]

Bu tablo, Ali Koç’un alt yapıya yaptığı yatırımlara rağmen üst yapı devrimini hayata geçiremediğini ve kurumsal istikrarı sağlayamadığını gösteriyor.

Chobani ile milyon dolarlık sponsorluk anlaşması imzalandı

FENERBAHÇE’NİN ALT YAPISI: GÜÇLÜ EKONOMİ, ZAYIF VERİM

Bugün Fenerbahçe, ekonomik olarak Türkiye’nin en güçlü kulüplerinin başında geliyor. Büyük bütçelerle transferler yapılmakta, modern tesislere yatırım yapılmakta, stadyumun büyütülmesi konuşulmakta, Ferdi Kadıoğlu, Elif Elmas ve Yusuf Akçiçek gibi genç futbolculardan önemli bonservis gelirleri elde edilmekte… Kulüp mali açıdan büyük bir potansiyele sahip. Yani alt yapısı güçlü.

Ancak bu altyapı, sahadaki başarıya dönüşemiyor. Nedeni, kulübün üst yapısındaki tıkanma.

FENERBAHÇE’NİN ÜST YAPISINDA KRİZ

Kurumsal kültür: Fenerbahçe uzun yıllardır yönetimsel istikrarsızlıkla anılıyor. Başkanlar, teknik direktörler ve yöneticiler arasında sürekli değişim, kulübün kurumsal hafızasını yok ediyor.

Sportif yönetim eksikliği: Futbol aklı ilk olarak Damien Comolli’ye emanet edildi. Uzun vadeli bir futbol aklı kurulamadı. Transfer politikası çoğu zaman günübirlik çözümlerle şekillendi.

Hukuki ve siyasal travmalar: FETÖ’nün “3 Temmuz” kumpası, kulübün sadece sportif değil; hukuki ve siyasal üst yapı tarafından da dönüştürüldüğünü gösterdi. Bu travmanın etkileri hâlâ sürüyor ve geçecek gibi de gözükmüyor.

Medya ve söylem: Kulübün mağduriyet vurgusu, taraftarı konsolide etse de yeni bir vizyon inşa etmesine engel oluyor. Yönetim, kamuoyu önünde çoğu kez “hakem hataları” ve “sistem mağduriyeti” üzerinden konuşuyor. Bu da kulübün vizyoner bir çerçeve kurmasını engelliyor. “3 Temmuz” kumpasının ardından tüm başarısızlığı saha dışında arama kültürü, kulüpte kurumsallaşmış durumda.

Kimlik karmaşası: Bir taraftan “yapı” denirken, öbür taraftan Ali Koç’un iktidarla yakın ilişkileri… Cumhuriyetin simge kulübü olma kimliği, son yıllarda taraftar söylemleriyle yönetim söylemleri arasında çatışmaya girdi. Bu belirsizlik, sahaya yansıyan bir ruh bulanıklığı yaratıyor.

Kısacası Fenerbahçe’nin başarısızlıkları, yalnızca “yanlış transferler” veya “teknik direktör tercihleri” ile açıklanabilir gibi gözükmüyor. Kulübün üst yapısında da köklü bir dönüşüm gerekiyor.

Mourinho Türkiye’den böyle ayrıldı

ÜST YAPI DEVRİMİ OLMADAN BAŞARI ZOR

Eğer Fenerbahçe bir “üst yapı devrimi” gerçekleştirebilseydi, sadece kadro mühendisliği değil, kulübün tüm çerçevesi değişecekti. Şeffaf yönetim, hesap verebilirlik, modası geçmiş değil de modern futbol oynatan hocalar ile genç oyuncu yetiştirmeye dayalı uzun vadeli strateji ve en önemlisi “mağduriyet” yerine “vizyon” söylemi… Bunlar üst yapı devriminin temel taşları olabilir.

FENER’İN REÇETESİ MARKS’TA

Bugün Fenerbahçe’nin sorununu Marks’ın kavramıyla özetlemek mümkün: Alt yapı güçlü, ama üst yapı çürümüş vaziyette. Bir kulübün ekonomisi, kadrosu ve tesisleri ne kadar güçlü olursa olsun; eğer üst yapısında devrimsel bir dönüşüm gerçekleşmezse, süreklilik sağlayan bir başarı mümkün gözükmüyor.

Author: can tok